Zekat ve sadaka, İslam'ın temel ibadetlerinden biri olarak kabul edilir ve Müslüman topluluklar için büyük bir öneme sahiptir. Bu yazımızda, zekat ve sadakanın ne olduğunu, neden önemli olduklarını ve nasıl insanlar arasında paylaşmanın ve yardımlaşmanın temel taşları olduğunu siz değerli okurlarımızla derinlemesine inceleyeceğiz.
Öncelikle Zekat ve sadaka kelimelerinin asıl anlamlarına bakalım. Zekat, Müslümanların gelirlerinin bir kısmını fakirler ve muhtaçlar için ayırmalarını gerektiren bir İslam ibadetidir. Zekat, zenginlik ve mülkiyetin adaletli bir şekilde dağıtılmasını teşvik eder. Sadaka ise, gönüllü bir şekilde verilen bir iyilik veya yardımdır. İslam'da sadaka, zekatın ötesinde, kişinin içtenlikle yardım etmesini ve sevap kazanmasını teşvik eder. Önemleri ise; Zekat ve sadaka, hem dini bir görev hem de toplumsal bir sorumluluktur. Zekat, toplumdaki gelir eşitsizliğini azaltırken, sadaka insanlar arasındaki sevgi ve dayanışmayı güçlendirir.
Dinimizce zekatın büyük öneme sahip olmasının en büyük sebeplerinden biri, fakir ve muhtaçların haklarını korumak ve onların temel ihtiyaçlarınının karşılanmasını sağlamaktır. Bu, toplumda sosyal adaletin önemli bir yönünü oluşturur. Sadaka, insana iyilik yapmanın ve merhametin bir ifadesidir. Dinimiz, sadaka vermenin insanın içsel büyümesine katkıda bulunduğunu da bizlere gösterir.Zenginlik ve mal varlığı, İslam'a göre bir sorumluluğu beraberinde getirir. Zekat ve sadaka, kişinin mülkiyetini kullanma şeklini etkiler. Yine bununla beraber bu ibadetler, toplum içinde dayanışma ve yardımlaşma kültürünü destekler. Zor durumda olanlara yardım etmek, toplumun daha güçlü ve bir arada kalmasına yardımcı olur.
Sonuç olarak zekat ve sadaka, İslam'ın toplumsal adalet, merhamet ve dayanışma ilkelerini yaşama geçirme yollarından sadece birkaçıdır. Bu ibadetler, Müslümanlar için dinleriyle uyumlu bir şekilde yaşamanın ve toplumlarına katkıda bulunmanın bir yolu olarak görülür. Ancak aynı zamanda, dünya genelinde farklı inançlara sahip insanlar için de paylaşmanın ve yardımlaşmanın evrensel değerlerini yansıtan bir örnektir. Yüce Allah kuran-ı kerim’de bu konuyla alakalı şöyle buyurmuştur; “Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır.” (Bakara:177)