Bizi sıhhat ve afiyet içerisinde tekrar üç aylara ve bu aylarda bizi şereflendirecek kandil gecelerine kavuşturan Rabbime hamdediyorum. Bu mübarek ve müstesna aylar ve bu kandil geceleri hayır, bereket ve manevi ziyafetlerle dopdolu manevi hazineler sunan müstesna zaman dilimleridir. Bu ayların diğer aylara nisbetle özel anlam taşıması nedeniyledir ki, Peygamber Efendimiz (as), isim de vererek bu aylara şöylece dikkatlerimizi çekmiştir: “Recep ayı Allah’ın, Şaban ayı benim, Ramazan ayı da ümmetimin ayıdır.” Diğer bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuşlardır: “Allah’ım, bize Receb ve Şaban aylarını mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” Bu hadis-i şerifler bize bu özel zaman diliminin hayır ve bereketlerinden gereği gibi faydalanmamızı sağlamak üzere ruhen hazır hale gelmemizi öğütlemektedir. O takdirde bize düşen şimdiden hazırlıklarımızı yapmamız ve gafletten uzak bir şekilden üç aylara girmemizdir.
22 Mayıs 2012 Salı günü üç aylar adı verilen Recep, Şaban ve Ramazan aylarının ilki olan Recep ayına kavuşmuş olduk. 24 Mayıs Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan gecede ise Regaib Kandili’ni idrak edeceğiz. İdrak edeceğimiz bu ayların ve başta Regaib Kandili’nin bize sunduğu rahmet iklimini fırsat bilerek, önce Yüce Yaratanımızla, sonra da ailemizden başlamak üzere yakınlarımızla, akrabalarımızla, eş, dost ve ahbaplarımızla, çevre ile ilişkilerimizi gözden geçirmeliyiz. Müminin kemale ermesinde iman, ibadet ve ahlak bütünlüğünün önemini kavramalı ve ona göre kendimize bir program yapmalıyız. Bu program, doğruluk, dürüstlük, adilce paylaşma, hak ve hukuka riayet ve insanların mukaddes saydığı şeylere saygı duyma prensiplerini içermelidir. Kulluk bilinciyle hareket etmeli, toplumun maddi ve manevi gelişmişliğine katkıda bulunacak işler yapmalı, insanları kıracak, küstürecek, nefret ettirecek herşeyden uzaklaşmalı ve gönül kanallarımızı herkese açık hale getirmeliyiz. Şahsi ihtirasları dizginlemeye gayret etmeli, basit menfaat çekişmelerinden uzak durulmalı, Müslümanlar olarak kardeşlik bilincimizi geliştirmeli, birlik ve beraberliğimizi korumaya çaba harcamalı, insani ve güzel ahlak prensipleri çerçevesinde bir toplum olabilmek için azami gayreti sergilemeliyiz.
Mademki bu aylar manevi hazineler sofrasıdır. O halde başta ibadetlerimizle bu sofradan nasiplerimizi almalıyız. İnsanlık eseri olarak zaman zaman sadır olan hata ve kusurlarımızdan pişman olarak, tövbe ve istiğfarda bulunmalı, Allah’tan af ve bağışlanma talep etmeli, bir daha benzeri hatalara düşmemek için kararlı bir durum sergilemeli ve istikamet ehli insanlar olma cehdiyle çalışmalıyız.
İnsanlığın, bilhassa Müslümanların içinde bulundukları içler acısı bir dönemi geride bırakarak üç aylara ulaştığımızı söylemek bu sene için de mümkün olmadı. Çünkü halen Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da ve ismini zikretmediğimiz nice ülkelerde kan, gözyaşı, çeşitli mağduriyetler ve zulümler hız kesmeden devam ediyor.
Bu arada biz, dünya Müslümanlarının dertleriyle dertlenirken, içinde yaşadığımız, Avrupa’daki Müslümanların problemleri ile de yakından ilgilenmek durumundayız. Zira Avrupa’daki kardeşlerimiz de her ne kadar maddi noktada ciddi problemler yaşamasalar da ailevi, sosyal ve eğitim gibi bir çok alanda çeşitli sıkıntılarla boğuşmaktadırlar. İşte bu mübarek aylar, bu problemlerin insana getirdiği psikolojik sorunların çözümünde de etkili olacaktır. Dua ve niyazlarımızla Allah’a yönelmeli, desteğimize ihtiyacı olan kardeşlerimizle hemhal olmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün kardeşlerimin üç aylarını ve Regaib Kandillerini tebrik ediyor ve bu gecenin, İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın hidayet, barış ve huzuruna, bütün müminlerin tevbelerinin ve dualarının kabul edilerek arınma ve affedilmelerine vesile kılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.