Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan mübarek Ramazan ayına bizleri kavuşturan Rabbimize hamdediyoruz. Ramazan ayının diğer aylardan kıymetli oluşunun sebebi; içinde Kur’an, oruç, sadaka ve itikaf gibi insanlığı yaratılış gayesine taşıyan değerleri barındırdığı içindir.
Ramazan, insan hayatının öznesi olan Kur’an’ın doğum ayıdır. Ramazan’ı Kur’an ayı olarak bilip tasavvuru, aklı, şahsiyeti ve nihayet hayatı Kur’an’la yeniden inşa etmek, Ramazan’la yüzden değil, özden ilişki kurmak demektir.Eğer Ramazan gelir de Kur’an gelmezse, Ramazanın ruhunu öldürmüş oluruz.

İbadetler kendi başlarına amaç değildirler. Onlar, gerçekleştirecekleri daha üst amaçlar için araç kılınmışlardır.Kur’an ayının oruçla kutlanması, aslında vahyin çağrısının ruhuyla mükemmel bir uyum arz eder. Oruç tutmak kendini tutmaktır. Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımız için gelir. Günahların kökeni; öfkesini tutamamak, nefsini tutamamak, şehvetini tutamamak, dilini tutamamak vb. gibi sebeplere dayanır. Oruç, ruhun doyurulması için bedenin aç bırakılmasıdır. Manevi insanı öne çıkarmak için maddi insanı (beşer) arkaya atmaktır. Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kişiyi o kadar tutar. Kim orucun başını dik tutarsa, oruç da onun başını dik tutar. Evet, orucun amacı, insanda “sorumluluk bilinci” demeye gelen takvaya ulaştırmaktır. İnsan kendisine karşı sorumluluğunun bilincine ulaşırsa, Allah’a (CC) karşı sorumluluğunun bilincine de varacaktır. İşte “takva” budur.

Ramazan paylaşmaktır. Paylaşmak ibadettir. Bu anlamıyla zekat, sadaka, sadaka-i fıtr, infak, paylaşmanın farklı isimleridir. Ramazan’ın estirdiği rahmet rüzgarlarını, tüm dünya ülkelerinin yoksullarının, mağdurlarının, mazlumlarının, itilmiş ve kakılmışlarının hanelerine, sofralarına, gönüllerine taşımaktır. Ancak aç, açık ve mağdur o kadar çok ki, bireysel çabalarımız yeterli olmadığı içindir ki; toplumsal birliktelikle imkanları birleştirerek dünya kıtasının en ücra köşesinde avazı dahi duyulmayan aç, garib, kimsesiz ve fakir insanların sıkıntısını paylaşmak Ramazanın amacları arasındadır. Bu amaçla Milli Görüş bünyesideki ‘’ HASENE’’ yardım kuruluşumuz büyük bir özveriyle bu gayeye hizmet etmektedir.

Allah Rasulü, hicretinden sonra ömrünün sonuna kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa çekilmiş, bu geleneğini hiç terketmemiştir. İtikâfa giremediği bir yıl ise, bunu kaza etmiştir. İtikâf, Rasulullah için, Hira tecrübesinin yenilenmesidir. Hira’yı çağa taşımaktır itikaf.
İtikaf konuşmama orucudur. Kişinin kendisini hesaba çekmesidir. Ömrümüzde bir defa dahi olsun,itikaf sünnetini yaşamak peygamberimize karşı bir vefa borcumuz olacaktır.

Unutulmaması gereken hakikat şudur: Ömrü Ramazan olanın âhireti bayram olur. O bayram cennetin ta kendisidir. Hepinizin bereketli ve huzurlu bir Ramazan geçirmesini, dünya müslümanına ve tüm insanlığa
barış getirmesini Yüce Allahtan niyaz ederim.

Mehmet Şenel
BİF Başkanı