Tarık bin Ziyad’ın uğruna yakmış olduğu gemiler, Endülüs. Endülüs bir sevda, bir aşk, bir çığ, bir medeniyet. Endülüs, yerin, taşın ve toprağın dili olsada konuşsa, İbn Rüşd’ün, ilim bahçelerinde yeşeren güllerin kokusu halen hisediliyor, Endülüs!
Endülüs…İslam Alemi’nin Avrupa’da yazmış olduğu ilk sayfa. Hepimiz kitaplardan, hocalardan veya daha önce gitmiş olan arkadaşlardan bir parça da olsa tarihini dinlemişizdir. Tarih canlıdır. Bu yüzden tarihi hissetmek koklamak, görmek ve yaşamak lazım.
BİF Students bu amaçla yola çıktı ve 7 Şubat 2014 tarihinde İspanya’ya bastı ayaklarımız. Hedef Sevilla, Kurtuba ve…Gırnata. Katılımcılar Endülüs bölgesini ziyaret etmekten büyük memnuniyet duydular. Gittiğimiz her şehirde en ihtişamlı yapılarda müslüman eli bulunması bizleri ayrıca gururlandırdı. Yüzyıllara rağmen Endülüs’ün müslüman geçmişi silinememiş. Bunun yanında üzücü durumlar da yok değil. Eski camilerin ve yapıların kilise ve müzelere çevrilmesi, bunun yanında yok denilecek azlıkta müslüman toplumunun bulunması bizleri üzen tarafıydı. Bu yüzden Endülüs’deki müslüman toplum hiç bir zaman çalışmaktan vazgeçmemelidir.
Ziyaretimizin ilk günü eski Müslüman mahallesinin tepelerine çıkıp, El Hamra sarayını uzaktan izledik. İlk bakış ve ilk heyecan. Aşık olurcasına, gözlerimizi ayıramadık. O an geçmişle irtibat kurup tarihi gözlerimizin önüne getirmemek mümkün değil. Yer yarılmış saray ortasından çıkmış gibi, şehre meydan okurcasına dim dik duruyor ayakta. El Hamra bütün ihtişamıyla adeta ellerini semaya açmış “vela galiba illAllah, galibiyet sana aittir, âlemlerin Rabbi olan Allah’a dır, biz kuluz, secdelerimiz senin içindir, sen Rahmân ve Rahîm’sin” diyor.
Sonra Mezquita de Granada, yani Gırnata Camii’si ziyaret edildi. Camii’nin iki kurucusu ile tanışma firsatımız oldu. Muhabbet esnasında halka oluşturduk. Camii’nin içerisinde büyük pencere, El Hamra’yi gösteriyordu ve kuruculardan biri çok anlamlı bir söz söyledi: “Pencerenin dış tarafı bizim geçmişimiz, iç tarafı ise geleceğimiz”.
Endülüs gezisi bağlamında yine göçün 50’inci yıldönümü kutlamalarından söz etmek lazım. Müslümanlar olarak maalesef Avrupa’daki varlığımızı 50 yıllık işçi göçüyle kısıtlıyoruz. Biz Avrupa’ya 711 yılında geldik ve bir medeniyet kurduk. Bugün, bunun farkında olmamız şart.
7-10 Şubat tarihleri arası BİF Students üniversteliler biriminin 17 kişilik bir grupla gerçekleştirdiği Endülüs gezisinden bazı resimler :
Haber: Hüseyin Aydın
Foto: Adem Güngörmüş & Feyzullah Şenel