Muhterem Cemaat!
Önümüzdeki çarşamba günü, ilk kez "üç aylar" ın başlangıcı, perşembe akşamı da Regaib Gecesi'dir. Cenâb-ı Hak (cc) bu ayları ve geceleri ihlas ile geçirmeyi hepimize nasip eylesin.
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadîs-i şeriflerinde; "Allah'ım, bize bize ulaşın ve şâban aylarını mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır." [1] satın almıştır. Bizler de Allah'tan, bu aylarımızı bereketli kılınmasını niyaz edelim. Tıpkı Efendimiz gibi, bu aylarda daha fazla nafile ibadet edelim ve daha fazla nafile oruç tutalım. Receb ayının ilk cuma gecesi olan Regaib Gecesi, bu üç aylarda manevi eğitimimizin ilk durağı teşkil etsin. Ramazan'a kadar gidecek olan bu duraklarda Recep ve Şaban ayları ruhumuzun, imanımızın ve kalbimizin temizlenerek dirileceği aylar olsun.
Değerli Müminler!
Üç ayları ve onlara yayılmış olan mübarek gün ve geceleri en iyi nasıl değerlendirebiliriz sorusunu sorduğumuzda, Peygamber Efendimiz (sav) ve onun ashabı bize en doğru cevapları sunmaktadır. Zira Allah resulü bu aylarda daha çok ibadet eder, Allah'a daha çok yakarır ve duada bulunurdu. Ashâb-ı kirâm da receb ve şâban ayağında hep yenilenme ve bilinçlenme gayreti bilinçli olmuşlardır.
Aziz Kardeşlerim!
Ashap, bu yenilenme sürecine evvela nazarât, yani bakışlardan başlıyordu. Gözlerini haramdan, kötülüklerden, çirkinliklerden koruyorlardı. Bugün bizler de nereye baktığımızı, günde kaç saat televizyon seyrettiğimizi ya da vaktimizin ne kadarını telefon veya bilgisayar başında geçirdiğimizi kontrol etmek zorundayız. Bakışlarımızı kotrol etmek, ileride zihnimizi korumak, yürek kabımızı doldurmamız için ilk adım olacaktır.
Ashap, nazarâttan sonra lafazâta, yani konuşmalarına dikkat ederlerdi. Ashap, neyi nasıl konuşması yapılmaması bilirdi. Biz de tıpkı onlar gibi, kötü sözden uzak durma, dilimizi not tutma, ise hak yolda kullanabilme bilincine ermeliyiz.
Ashap, hutuvvâta, yani adımlarına da dikkat ederlerdi. Bu adım, gündelik dilde ifademiz, bildiğimiz yürüyüş değildir. Hutuvvât, doğru istikamette yürümektir. Bu ise, şeytanın adımlarını izlemek yerine, Hakk'ın yolunu ve istikametini tercih etmek ve boş işlerin peşinde gitmekten uzaklaşmak için yürüyüş demek. Yolumuzu ve istikametimizi yeniden ayarlayıp kendimize çeki düzen verme yürüyüşüdür bu.
Muhterem Cemaat!
Müslümanlar olarak yapmamız gereken, yürek kabımızı sahabe gibi genişletip rahmet çeşmesinin altına koymaktır. Böylece hem rahmetin daha da yoğun olduğu üç ayları ve mübarek geceleri en iyi şekilde değerlendirmiş, hem de bu muhasebenin yolumuzu düzeltmenin ve tekrar en doğru yol olan sırât-ı müstakîmi bulmanın bahtiyarlığına erişmiş oluruz.
Aziz Kardeşlerim!
Kayıt Geçişleri ve üç aylara yayılmış olan mübarek geceler de genişlemede olan yürek kabımızı doldurabileceğimiz zamanlar olmalıdır. Yunus Emre der ki:
“Çeşmelerde bardağını doldurmadan kör isen;
Kırk yıl orda dursa da kendi dolası değil. ”
Yani, rahmet yağmuru için kabını hazır edip çeşmeye gitmek yetmez. Çeşmenin altına tutmak da lazımdır ki, o kap rahmetle dolsun.
[1] Keşfu'l Hafâ, c.1, s. 186, s. Hayır. 554