Cuma Hutbeleri

Allah, Adaleti Emrediyor: -21 Şubat 2014 Hutbesi-

  • 22.02.2014
  • 1482 görüntülenme
  • Okunma Süresi 5 dakika

“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletli davranmanızı emreder.” [Nisâ suresi, 4:58]

إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسانِ وَإِيتاءِ ذِي الْقُرْبى وَيَنْهى عَنِ الْفَحْشاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

 

Muhterem Cemaat!

Hutbemiz, adalet konusunda olacaktır.

 

Adalet, en genel anlamıyla hakkı gözetmek, dürüst davranmak demektir. Tersi zulümdür ve Allah ve resulünün hiç sevmediği, haram kıldığı bir tutumdur. Adalet, dirlik-düzenliğin temel dinamiğidir.

 

Ailede, devlette, toplumda, iş yerinde; kısaca insanların olduğu her yerde adalet yoksa, haksızlık, ayrıcalık varsa ne o kurumu ne de o dostluğu ayakta tutma imkânı vardır. Bu sebeple, Müslüman olmasa da yönetimi adil olan bir devlet ayakta kalabilir. Ancak yönetimi zalim olan bir devlet Müslüman da olsa ayakta kalamaz. Bu, esas bütün kurumlar için geçerli bir ilkedir. Bunun için kaynaklarımızda “Adalet, mülkü yani kurumu ayakta tutan değerdir.”denilmiştir. [1] Şu olay da bunu gösterir:

 

Hırsızlık suçundan cezası kesinleşen aristokrat kesiminden Fâtıma adında bir kadın için ayrıcalık isteyenlere: “Şüphesiz sizden önce­ki toplumlar, içlerinde hatırlı / itibarlı birisi suç işlediğinde onu görmezden geldiler, ceza vermediler ama zayıf birisi suç işlediğinde onu cezalandırdılar. İşte bu onların helakini hazırladı. Allah’a yemin ederim ki bu suçu o Fâtıma değil de Muhammed’in kızı Fâtıma işlemiş olsaydı ona da hak ettiği cezayı verirdim.”demiş ve kadının cezası uygulanmıştır. [2]

 

Aziz Cemaat!

Bizim yegâne modelimiz olan Hz. Peygamber kendisi ve çocukları aleyhine bile olsa adaletten asla taviz vermemiştir. Şu örneklere bakalım:

 

Resûlullah (s.a.v.) bir gün fakir sahâbîlere yardım dağıtıyordu. Elinde bir değnekle kimin neyi alacağını gösteriyordu. O ara bir Arap köylüsü gelmiş Hz. Peygamber’in üzerine abanmış, rahat çalışmasını engelliyordu. Hz. Peygamber onu uyarmak isterken elindeki değnek yüzüne geldi ve çizdi. Hata, kul hakkını düşürmüyordu. Hz. Peygamber derhal değneği ona verip aynı hareketi kendisine yapmasını istedi. O adam Hz. Peygamber’e hakkını helal ettiğini söyledi ve kısas uygulamaktan vazgeçti. [3]

 

Efendimiz (s.a.v.) nöbetleşe bindikleri deveye binmeye devam etmesi ısrarla istenmesine rağmen sırası gelene deveyi devretmiştir. [4]

 

Hz. Peygamber idari bir görev isteyen ve başaramayacağını bildiği Ebû Zerr el-Gıfârî’ye: “Sen bu görevi yapabilecek güce sahip değilsin.” [5] diyerek kabul etmemiştir. Ama bir köle ve cariyenin çocuğu olan Üsâme b. Zeyd’i bilgi ve becerisine güvendiği için 18 yaşlarındayken sahâbîler ordusuna komutan tayin etmiştir. [6] Çünkü bu davranış, Kur’ân-ı Kerîm’in “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletli davranmanızı emreder.” [7] ayetinin bir gereği idi.

 

Yine Efendimiz (s.a.v.), çocuklarından birisine bir şey bağışlayan ve diğerlerini ihmal eden sahâbîyi adaletsiz davrandığı ve zulmettiği gerekçesiyle uyarmış [8] ve “Bir öpücük bile olsa ço­cuklarınız arasında ayırımcılık yapmayın.” buyurmuştur. [9]

 

Değerli Müminler!

Dünyada huzur bulmak, ahirette hesabının kolay olmasını isteyen herkes adalet ve dürüstlük erdemine sahip olmalıdır.

 

Hutbemizi şu ayetin mealiyle bitirelim:

“Ey inananlar! Adaleti dimdik ayakta tutun, adaletin takipçisi ve şahidi olun. Kendiniz veya ana-babanız ya da yakınlarınız aleyhine bile olsa adaletli tutumdan asla şaşmayın. Zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize kapılıp adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerini­ze düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki, Allah yaptığınız her şeyden ha­berdardır.” [10]


[1] Muhammed Seyyid el-Cüleynid, el-Vahyü ve’l-insân, s.128.

[2] Buhârî, Fezâilü ashâbi’n-Nebî, 18.

[3] Ebû Dâvûd, Diyât, 14

[4] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 411, 418, 422, 424.

[5] Müslim, İmâre, 16.

[6] İbn Sa‘d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, s. 190.

[7] Nisâ suresi, 4:58.

[8] Buhârî, Hibe, 12, 13; Müslim, Hibât, 1-19.

[9] Abdürrezzâk, el-Musannef, IX, 99-100, nr. 16501.

[10] Nîsâ suresi, 4:135

Bu yazıyı sosyal medyanızdan paylaşabilirsiniz!