Muhterem Müslümanlar! Bugünkü hutbemiz, Hz. Meryem’in sabır ve iffette örnek oluşu hakkında olacaktır.
Değerli Müminler!
Allah (c.c.)’un Kur’an’da peygamber olmadığı hâlde övgüyle andığı ve insanlığa örnek olarak gösterdiği insanlar arasında şüphesiz ki Hz. Meryem validemizin özel bir yeri vardır. Hz. Meryem, İslam’ın bir kul ve peygamber olarak kabul ettiği Îsâ (a.s.)’ı “babasız” olarak dünyaya getiren saygıya lâyık bir kadındır. Kur’ân-ı Kerîm, onu, imanlı, itaatli, iffetli, sıkıntı ve baskılara karşı sabırlı olması yönüyle defalarca övmüş ve örnek bir Müslüman olarak takdim etmiştir.
Oğlu Îsâ (a.s.) da, çeşitli zulüm ve baskılara maruz kalmış ama, her zaman, Allah’a tam bir itaatle bağlanmış ve bu dünyanın zulmüne ve meşakkatine karşı yalnızca Allah’a güvenmiş ve sabrı elden bırakmamıştır. Kur’ân-ı Kerîm ana oğul her ikisini de hayırla yad etmiştir: “Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime’yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu Îsâ’dır. Mesih’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’ın kendisine yakın kıldıklarındandır.”[1]
Değerli Kardeşlerim!
Gerek inanç yönüyle gerekse ahlaksızlık ve taşkınlık yaparak yoldan çıkan insanların zirvede olduğu bir dönemde, sabrı, itaati, namusu ve iffeti ile tüm insanlığa örnek olan Hz. Meryem hakikaten de Allah tarafından seçilmiş bir insandı. Onun bu yönlerini anlatan ayetlerden bazıları şunlardır: “Irzını iffetle korumuş olan (Meryem’i de an.) Biz ona ruhumuz-dan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.”[2]“Hani melekler: “Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı. Ey Meryem! Rabb’ine divan dur ve secdeye kapan ve rüku’ edenlerle beraber rüku’ et.” demişlerdi.”[3] “… (İmran kızı Meryem) Rabb’inin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.”[4]
Kıymetli Müslümanlar!
Hz. Meryem validemiz, çok büyük bir imtihandan ve Allah’a hakkıyla inanmamış insanların bühtanından geçti. “O gönülden itaat edenlerdendi.”[5]ayetinde de ifade edildiği gibi, Allah’a olan itaati, imanı ve sabrı sayesinde ayakta kaldı ve Allah’ın nimetlerine ve ikramlarına nail oldu. Oğlu Îsâ (a.s.) da aynı iltifatlara mazhar olarak peygamberlik şerefi ile müşerref oldu. Rabbimiz onlar hakkında şöyle buyuruyor: “Allah o zaman şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrâil) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrât ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkar edenler, “Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.” demişlerdi.”[6]
Aziz Kardeşlerim!
Hayatımızda zaman zaman hiç hesapta olmayan olaylarla kaşılaşabiliriz. Bunların hepsinin Allah tarafından takdir edildiğine inanmalıyız. Aynen Hz. Meryem validemiz gibi, iman, itaat ve sabrımızdan bir şey eksiltmeden, kulluğumuzu sürdürmeye devam etmeliyiz. Bilhassa hanım kardeşlerimizin Hz. Meryem validemizden alacakları çok büyük örnekler vardır. Dinleri, namusları, iffetleri ve diğer insani hakları bir saldırıya uğradığı zaman, akıllıca, acele etmeden, tam bir teslimiyet içinde, haklarından vazgeçmeden, sabır ve sebat içinde hareket etmelidirler. Bütün tedbirleri aldıktan sonra iradeyi Allah’ın iradesine bağlamalıdırlar. Nitekim Hz. Meryem de öyle yapmıştı: “Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Biz, dediler, beşikteki bir sabi ile nasıl konuşuruz? Çocuk şöyle dedi: “Ben, Allah’ın kuluyum. O, bana Kitab’ı verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.”[7]
Muhterem Müslümanlar!
Örnek bir hanım olarak bize takdim edilen Hz. Meryem’e bu güzel kulluğu sebebiyle Rabbimiz ikramlarda bulunmuştur. Hem dünyada hem de ahirette umduğumuz nimet ve ikramlara kavuşmakta Hz. Meryem’den alacağımız dersler ve ibretler vardır. Bilhassa onun, ar, namus, iffet, iman, ibadet, itaat, sabır ve teslimiyetini üzerinde taşıyacak hanım topluluğuna Ümmet-i Muhammed’in ihtiyacı vardır ki, Îsâ (a.s.) tiynet ve siretinde bir nesle sahip olalım. Çünkü Cenâb-ı Hak, kadın olsun erkek olsun güzel ahlaklı, imanlı ve itaatli kullarını mükâfatlandıracağını bize haber veriyor: “Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim iyi amel işlerse muhakkak ki onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükafatlarını elbette vereceğiz.”[8]
[1] Al-i İmran suresi, 3:45
[2] Enbiyâ suresi, 21:91
[3] Âl-i İmrân suresi, 3:42-43
[4] Tahrîm suresi, 66:12
[5] Tahrîm suresi, 66:12
[6] Mâide, 5:110
[7] Meryem suresi, 19:29-33
[8] Nahl suresi, 16:97