Her birimiz, bu dünya sahnesinde rolü ve süresi belirlenmiş birer yolcuyuz. Peki, bu yolculuğun nihai amacı ne? Neden varız ve bizden beklenen nedir? Modern felsefelerin cevap aradığı bu varoluşsal sorunun en net ve en tatmin edici cevabını Kur'an-ı Kerim bizlere sunar: Bizler, bir imtihan için buradayız.
Yüce Allah, Mülk Suresi'nde hayatın ve ölümün yaratılış gayesini şu şekilde açıklar:
“O, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O Azîz'dir (mutlak güç sahibidir), Gafûr'dur (çok bağışlayıcıdır).” (Mülk Suresi, 67:2)
Bu ayet-i kerime, hayatın amacını "çok iş yapmak" veya "uzun yaşamak" değil, "en güzel işi yapmak" olarak tanımlar. Peki, bir ameli "en güzel" kılan nedir? Bu, amelin sadece dış görünüşüyle değil, özüyle ilgilidir. Bir amelin en güzel olması için iki temel şart vardır: Birincisi ihlâs, yani o işin sadece ve sadece Allah'ın rızası gözetilerek yapılmasıdır. İkincisi ise doğruluk, yani o amelin Kur'an ve Sünnet'e uygun olmasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de bu ayeti tefsir ederken, amelin güzelliğini akla, takvaya (Allah'ın haram kıldığı şeylerden sakınmaya) ve Allah'a itaatteki hıza bağlamıştır.
Allah-u Teâlâ, bizleri verdiği sayısız nimetle imtihan eder: canımızla, malımızla, evladımızla, sağlığımızla, makamımızla... Bu imtihan, ecel gelinceye dek kesintisiz devam eder. Bu süreçte insan, kendisini yoldan çıkarmak isteyen nefis ve şeytan gibi engellerle karşılaşsa da, sığınağı ve dayanağı daima Hazret-i Allah olmalıdır. Dünya ve içindekilerin birer emanet olduğunu bilmeli, kalbini bu geçici metalara esir etmemelidir.
Bu imtihan sırrı, ilk insan Hz. Âdem (a.s) ile başlamıştır. Melekler ve şeytan, onun yaratılışıyla imtihan edilmiş; melekler emre itaat ederek kazanmış, şeytan ise kibrine ve büyüklenmesine yenilerek isyan etmiş ve ebediyen kaybetmiştir. Allah Teâlâ, kimin ne olduğunu en iyi bilendir. Fakat imtihan, kişinin potansiyelinin fiiliyata dökülmesi, adaletin tecelli etmesi ve herkesin kendi amellerinin şahidi olması için bir zorunluluktur.
Unutmayalım ki, bu dünya hayatı bir imtihandan ibarettir ve sonunda ya ebedî bir saadet ya da ebedî bir hüsran vardır. Mühim olan, bu kısa sahnede bize verilen rolü en güzel şekilde oynamak ve imtihanı başarıyla tamamlayarak Rabbimizin rızasına ve cennetine nail olmaktır.