Muhterem Müslümanlar!
Bugünkü hutbemiz uzun kış gecelerini ibadetlerle doldurmak üzerine olacaktır.
Değerli Kardeşlerim!
Artık, gündüzler kısa; geceler ise uzun. Müzemmil suresinde Rabbimizin Peygamberimize “Çünkü senin için gündüzleyin uzun bir meşguliyet vardır.” şeklinde bildirdiği gibi, gündüzün meşguliyetinden ancak Rabbimize sığınarak kurtulabiliriz. Bu kurtuluşun yolu da “Gecenin yarısında kalk” emrinin nasıl yapılacağını açıklayan “Anlayarak, Kur’an okumak”tır. Allahu Teala, “Çünkü, gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır.”[1] buyurduğuna göre, kılınan gece namazının hemen arkasından ailece Allah’ın mesajını anlamaya gayret etmek, elbette ki, televizyon başında diziler seyretmekten daha hayırlı ve bereketli olacaktır.
Öyleyse bu uzun geceleri ibadetle, zikirle ve Kur’an okuyarak geçirelim ki kulluğumuz daha da belirginleşsin. Eğer, insanların Allah’a en çok ibadet edeni olan Peygamber Efendimiz bile Kur’an’ı anlamaya memur ediliyorsa, bizler bu emrin asıl muhataplarıyız demektir.
O hâlde, gündüzün sıkıntı ve stresinden, yorucu ve yoğun gidişatından sıyrılmanın yolunu geceleri Kur’an’ı anlama, Allah’ı zikretmede bulalım. Zira, dünya meşakketini ve sıkıntılarını ancak, Rabbimiz’e sığınarak üzerimizden atabiliriz. İşte, Müslümanın kendisini dinlemesi, ruhunu dinlendirmesi ve ruhunu beslemesi demek olan bu Kur’an’ı anlama gayreti, gece ibadetleri ve zikirleri, elbette ki bir Müslüman’a çok şey kazandıracaktır. Şüphesiz ki Allah, geceleri uyanıp ibadet edenleri, gecelerini kendisine yalvararak bereketlendirenleri yüce katında mükâfatlandıracaktır.
Muhterem Kardeşlerim!
Ayetlerde de dikkat çekildiği gibi, gece ibadeti, yalnızca teheccüd namazını eda etmek anlamı taşımıyor elbette. Geceleyin Kur’an okumak da gerekir. Zira okumak demek, Kur’an’ı daha iyi anlamak da demektir. Kur’an’ı anlayarak hayat rehberimiz hâline getirmek, yalnız kalıp, aklımızı ve kalbimizi yalnızca ibadete odaklayarak mümkün olacaktır.
Böyle bir fedakârlık yapıp, gece vakti uyumak yerine vaktini Kur’an ile değerlendiren bir mümin, gündüz vakti Kur’an okuyan bir kimseyle mukayese edilemez. Böyle ibadetleri sık sık devamlı olarak yapmak, Allah’ı zikretmeyi, tefekkür etmeyi unutturan stresli bir hayatın da çaresi olur. Gece ibadetleri vasıtası ile iç huzurumuzun arttığına da şahit oluruz.
Peygamberi için dahi gece namazını emreden Allah, elbette ki, teheccüd namazı kılarak bizim de hayatımızı bereketlendirip nurlandıracaktır ve “övgüye değer bir makama” çıkaracaktır. Şüphesiz, Allah tarafından övülmeye layık olmak ne mükemmel ve leziz bir ödüldür.
Gece ibadetini daha da bereketlendirmek için birbirimizi, ailemizi ve çevremizi de buna teşvik etmeli, hatta ibadetleri birlikte eda etmeliyiz. Kur’an’ı anlamak için birlikte okumalı, aile fertlerimizi de teheccüd namazına kaldırmalıyız.
Değerli Müslümanlar!
Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını uyandırarak onu da kıldıran, şayet kalkmak istemezse yüzüne su serpen erkeğe Allah rahmet eder. Yine geceleyin kalkıp namaz kılan ve kocasını uyandıran, kalkmak istemezse yüzüne su serpen kadına da Allah rahmet eder.”[2] Bu hadis, aile fertleri ile birlikte yapılan ibadetin faziletini gösteriyor. Lakin, teheccüd namazı elbette cemaat ile kılınamaz. Fakat teheccüd namazına uyandırmak, gece ibadetlerini yapmaya teşvik etmek rahmeti mucip kılar.
Değerli Müslümanlar!
Gündüzün meşgalesinden, dünyalık işlerimizin çokluğundan dolayı, dinimiz, manevi dünyamız, iç huzurumuz ve Allah rızası için yararlı işler yapamama kaygısı içerisinde olabiliriz. Bu sebeple, gece ibadetlerimiz, bilhassa bu mevsimde, bu kaygılarımızı azaltacak ve bizi manevi olarak geliştirecektir. Az ama devamlı, istikrarlı bir şekilde yapacağımız her ibadet bizim bilhassa gelecek mevsimlere daha dinamik bir iman ile geçiş yapmamızı sağlayacaktır. Kısacası her mümin evinde gecesini ibadetlerle doldurmalı ve ailesini ve çevresini da buna teşvik etmelidir.
[1] Müzemmil suresi, 73:1-8
[2] Ebû Dâvûd, Salâtü’tTatavvu’, 18